ATOM
Atom, bir maddenin özellikleri değiştirmeden bölüne bileceği
en küçük parçasıdır. Atomlar çok kez molekül adı verilen grup halinde
bulunurlar.
Elimizle
dokunduğumuz, gözümüzle gördüğümüz her şey atomlardan yapılmıştır. Ancak, bu
atomlar son derece küçük oludklarından, ne mikroskopla görülebilirler nede
varlıkları tek tek farkedebilir. Bu yüzden, bilginler atomların varlığını
yapılarını ancak özel usullerle inceleyebilirler.
ATOM, MOLEKÜL
VE ELAMAN
Bir bardak suya bir kaşık şeker koyup iyiye karıştıralım çok
geçmeden şeker erir suyun içinde büsbütün kaybolur. Şekeri artık gözle
göremeyiz ama genede suyun içinde koyduğum yerde durduğunu biliriz. Suyu
büsbütün buharlaştıracak olursak şeker gene meydana çıkar.
Bunun nedeni şudur: Şeker suda eriyince milyonlarca küçük
zerreciğe ayrılır. Demekki şeker gözle görülmeyecek kadar küçük zerreciklerden
oluşmuştur. İşte bu küçük zerreciklere molekül adı verilir.
Bütün cisimler molekül denen bu küçük zerreciklerden
yapılmıştır. Moleküller de atomların birleşmesinden meydana gelir. Şekerin suda
erimesi şeker moleküllerini hiçbir zaman bozmaz.
Şimdi, bir başka deney daha yapalım. Bir kaşık şekeri maden
bir kap içinde ocağa koyalım. Şeker suda önce erir sonra kararıp simsiyah bir
renk alır. Suda eriyen şekeri gene eski durumuna getirebilmiştik. Oysa bu kez
şekerin yanmasıyla meydana gelen kara maddeyi eski haline getiremeyiz. Çünkü
şekeri bu şekilde kavurmakla onun moleküllerini daha küçük parçalara bölmüş
oluruz. Yanma sırasında bu küçük parçalardan bir kısmı da uçup gider. Kapta
kalan kısım ise karbondur. Karbon molekülünü artık başka bir maddeye çevirmeye
imkan yoktur. Çünkü karbon bir elemandır.
Bir elemanın atomu başka bir
elamanın atomuna benzemez. Her atomun kendine özgü bir özelliği vardır. Bütün
maddelerin molekülleri atomların birleşmesiyle meydana gelir.
Bilginler
maddeleri bu şekilde parçalayarak 100 kadar elaman bulmuşlardır. Moleküller
elemanlardan meydana geldiğine göre elamanların moleküllerden daha küçük
zerreciklerden yapılmış olması gerekir. İşte atomlar bu elemanları meydana
getiren zerreciklerdir.
ATOMLARIN
BÜYÜKLÜĞÜ
Varlıkları
ancak bilimsel deneylerle anlaşılan atomlar akıl almayacak kadar küçüktür.
Atomların büyüklükleri cinslerine göre değişir. Örneğin; hidrojen atomu en
küçük atomdur. Yanyana konmuş 10.000.000 hidrojen atomunun uzunluğu 1 mm ancak olur. En küçük
atomlardan biri olan uranyum atomunun çapı ise hidrojeninkinden 4 kat daha
büyüktür.
Bir damla
suda 33 milyar defa milyar molekül vardır. Bu moleküller hidrojen ile oksijen
elemanlarından yapılmıştır. Her molekülde ikisi hidrojen biri oksijen olmak
üzere 3 atom vardır. Öyleyse bir damla su 100 milyar defa milyar atomdan
meydana gelmiş demektir.
ATOMLARIN
HAREKETİ
Maddeyi
meydana getiren atomlar sürekli olarak hareket ederler. Genel olarak atomların
titreşim hızı saniyede 400
metre kadardır. Bu hız sıcaklıkla ilgilidir. Sıcaklık
azaldıkça atomların hızı da azalır. –273 derece de büsbütün durur. Bu ısı
derecesine saltık sıfır (mutlak sıfır) denir.
ATOMUN YAPISI
Bir atom
ilk bakışta güneş sistemine benzer. Dünya ile gezegenler güneşin cevresinde
nasıl dönerlerse atomlarda bir çekirdeğin çevresinde dönen elektronlardan
meydana gelmişlerdir.
Elektronlar
çekirdeğin çevresinde inannılmaz bir hızla dönerler. Hidrojen atomunda elektron
dönüş hızı saniyede 2000 km
dir. Bir atomdaki elektronların sayısı ile bunların yörüngesinin durumu atomun
cinsini meydana getirir.
Şimdi bir
atomu meydana getiren öğeleri kısaca inceleyelim.
1-ELEKTRON: Atom çekirdeğinin
çevresinde dönen negatif elektrik yüklü zerreciklerdir. Atomdaki elektron
sayısı elemanın cinsine göre değişir. Elektronların sayısı ne kadar çok olursa
olsun çekirdeğin çevresindeki büyük dönüş hızlarına rağmen ne birbirlerine
çarparlar ne de çekirdeğe atom çekirdeğindeki her protona karşılık bir elektron
vardır. En hafif atom olan hidrojenin; 1, heyumun; 2, oksijeninde 8 elektronu
vardır. En hafif olan hidrojen atomunda elektronların ağırlığı atomun
ağırlığının 1/1840’ ı kadardır.
2-PROTON : Atomun çekirdeğini meydana
getiren öğelerden biridir. Elektronların tersine proton pozitif elektirik yüklü
bir zerreciktir. Ağırlığı; elektronunkinden 1840 kat daha çoktur. Yalnız
taşıdığı elektrik yükünün oranı elektronunkiyle aynıdır. Atomların cinslerine
göre çekirdeklerindeki proton sayısıda değişir.
3-NEUTRON : Hiç elektirik yükü olmayan
zerreciklere denir. Atomların çoğunun çekirdeklerinde neutronlar vardır.
Ağırlıkları protonunkinden biraz daha çoktur. Neytronların sayısı da atomun
cinsine göre değişir. Serbest neutronlar atomları bombardıman etmek bakımından
çok yararlıdırlar.
ATOMUN DİĞER
PARÇALARI
Atomun, değişik durumlarda ortaya çıkan bir çok parçacıkları vardır ki, başlıcaları
şunlardır :
Positon. – Pozitif elektrik yüklü elektronlardır. Kozmik
ışınlardan, negatif elektrik yüklü elektronlarla birlikte bulunurlar. Aynı zamanda, atom zerrecikleriyle
bombardıman edline kimi elemanlardan da positon çıkar. Bir positonun hayatı, en
çok saniyenin milyarda biri kadardır. Çünkü, zıt yüklü elektron, positonu
çeker. Bu çekme sonunda, her iki zerrecikte yok olur. Bunların kütlesi ise,
enerjiye dönüşür.
Meson. – İlk kez kozmik
ışınlarda keşfedilmiştir. Mesonlar, sonradan yapay olarak da elde edilmiştir.
İki tür meson vardır : “Pi – meson” ile “Mu – meson”. Her türünün ağırlığı
elektronlarınkinin 200 katından daha çoktur. Pozitif, yada negatif elektrik
yüklü olabilirler. Megatif eletrik yüklü bir pi – meson pozitif elektrik yüklü
atom çekirdeğine yaklaşırsa çekirdek onu emer. Bunun sonucu olarak da çekirdek
patlar. Pi – mesonların ömrü saniyenin iki yüz milyonda kadar ancak sürer. Pi –
mesonlar, bu kısa hayatlarının sonunda, mu – meson haline gelirler. Mu –
mesonların ömrü de saniyenin iki milyonda biri kadardır.
Neutrino. – Bunlar elektrik bakımından nötrdürler; ağırlıkları
yoktur. Varlıkları, ancak kurumsal olarak bilinmektedir.
Deuteron. – Bir protonla bir neutrondan oluşmuş, pozitif elektrik
yüklü zerreciklerdir. Ağır hidrojen çekirdeğini meydana getirirler. Bu yüden,
ağır hidrojene “deuteriom” da denir.
Triton. – Tritium (hidrojen isotopu), nun çekirdeğine denir.
Kütlesdi, deuterondan bir fazlasıyla, üçtür. Triton zerrecikleri tabiatta
bulunmaz ancak yapay olarak yapılabilirler.
Alfa zerrecikleri. – Radyum gibi radyoaktif atomlar çevrelerine
alfa zerrecikleri saçarlar. Bir alfa zerreciğinde iki protonla iki neutron
bulunur. Bunlar helyum çekirdeğinin aynıdır.
Gamma ışınları. – Bunlara “foton”da denir. Radyoaktif atomların
parçalanması sonucunda çevreye yayılırlar. Bir atom bombasının patlamasından
meydana gelen öldürücü ışınlar gamma ışınlarıdır. X ışınlarına benzeyen gamma
ışınlarının bir cisim içine girme yetenekleri çok yüksektir. Yüksek enerjili
gamma ışınları, bir metre kadar kalınlıktaki demire, yada betona bile etki
yapabilirler
ATOM AĞIRLIĞI
Çeşitli atomlardaki protonlarla neutronların sayısına “atom
sayısı” ve “atom ağırlığı” denir. Bir atom sayısı, o atomda ne kadar proton,
yada elektron bulunduğunu gösterir. Böylece, o atomun hangi elemanının atomu
olduğu anlaşılır. Kimi elemanların neutron sayısı değişik olduğundan, bir
elemanın birden fazla atom ağırlığı olabilir.
ISITOP NEDİR
Bir elemanın ağırlıkça değişik olan atom çeşitlerine, o elemanın
“isotop”u denir. İsotoplara, bir bakıma, “atom kardeşler” demek yerinde olur.
Çünkü, bunlar aynı elemanın ağırlıkça değişik olan atomlarından başka bir şey
değildir. Örneğin, hidrojenin isotopları, ağır hidrojen (deuterium)’le, çok
ağır hidrojen (tritium’dur).
Bir elemanın bütün isotopları aynı atom sayısını taşırlar. Oysa,
çeşitli atom ağırlıkları, elemanın çeşitli isotoplarını gösterirler. Atom ağılığı
elemanın simgesinin sağ üst başına, atom sayısı ise sol alt yanına yazılır.
Örneğin, helyumun atom ağırlığıyla atom sayısının yazılışı şöyledir : 2He4.
Atom çekirdeğinde her protona karşılık, bir elektron vardır.
Neutronlar ise böyle bir kurala bağlı değillerdir. Bir elemanın isotopunda,
proton sayısından çok neutron bulunur. Elektronlar atom çekirdeğinin çevresinde
aynı yörüngede dönmezler. Elemanın atom sayısı arttıkça, çekirdek çevresinde
dönen elektronlar da birbirinde ayrı tabakalar meydana getirirler.
Bunlar bir soğanın tabakaları gibi, birbiri üstüne kat kat
sıralanmışlardır. Çekirdeğe en yakın tabakada, genellikle, iki elektron
bulunur. Üç elektronlu lityumun üçüncü elektronu, ikinci tabakada döner.
Berilyumun ikinci tabakasında ise iki elektron vardır.
Atomlardaki elektron tabakaları da belirli bir sayıda olur. En ağı
elemanlarla yedi tabaka vardır. İlk tabakadaki elektron sayısı her zaman 2’dir.
Bilginler, bu tabakaları belirtmek için, K’ den Q’ ya kadar olan harfleri
kullanırlar.
ATOMUN İÇİNDEKİ
BOŞLUK
10 milyon hidrojen atomunun ancak bir milimetrelik bir uzunlukta
olduğunu söylemiştik.
Bu kadar küçük bir atomun çekirdeği, ancak atom çapının 10.000’ de biri kadardır.
Bir atomun çekirdeğiyle elektronları arasında, atom ölçülerine göre, çok
muazzam bir boşluk vardır. Bu bakımdan, en ağırları da içinde olmak üzere,
bütün maddelerin büyük bir kısmı, boşluktan ibarettir.
Bir atom çekirdeğinin bir futbol topu büyüklüğünde olduğunu
düşünürsek, elektronları, bunun çevresinde çapı 5 km . genişlikte bir çember
üzerinde döner. Atomlardaki boşluk oranı bu denli büyük olduğuna göre,
maddelerin de aynı orandaki bir kısmı boşluktan ibaret demektir. Yalnız,
muazzam bir enerji taşıyan atom çekirdeğinin, çevresinde dönen elektronlar
üzerinde büyük bir çekim gücü vardır.
Öte yandan elektronların ağırlığı yok sayılacak kadar az olduğundan, atomun bütün kütlesi ile
ağırlığı çekirdeğinde sayılır. Yani, elemanlara, dolayısıyla da maddeye
ağırlığı veren, asıl atomun çekirdeğidir.
Atomlardaki bu boşluk olmasaydı, her şey inanılmaz derecede
küçülürdü. Örneğin, bir insanı meydana getiren atomların insana asıl ağırlığını
veren çekirdeklerini bir araya getirmek elde olsa, insan gözle görülemeyecek
kadar küçük bir zerre haline gelirdi. Ağırlığı gene o insanın ağırlığına eşit
olan bir zerre!
ATOMUN KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ
Şimdiye kadar atomun yalnız fiziksel özelliklerine değindik. Şimdi
atomu, birde kimyasal bakımdan inceleyelim :
Atomların kimyasal özellikleri taşıdıkları proton sayısıyla dış
tabakalardaki elektronların durumuna bağlıdır. Bu elektronlar başak bir atomun
elektronlar ile yer değiştirebilir, yada onların yörüngesini paylaşabilirlerse,
atom aralarında bir çekme kuvveti doğar. Bu kuvvet iki atomu bir arada tutar.
İşte molekül bu sayede meydana gelir. Helyum, argom gibi kimi elemanlarının
protonları başka elektronlarla birleşmezler.
Bu gün sayısı yüzü aşkın eleman bilinmektedir. Bunların bin kadar
da isotopu bulunmuştur. Bu isotopların çoğu radyoaktiftir.
Atomlarda 1’den 102’ye kadar elektron, gene 1’den 102’ye kadar da
proton bulunabilir. Bir atomdaki protonların sayısı, onun atom sayısını
gösterir. Başka bir deyişle, elemanların sıra numaraları, onların atomlarındaki
proton sayısına eşittir. (Bk. eleman).
Elemanların atom ağırlıkları, birim kabul edilen bir atomun
ağırlığına oranla tayin edilen ağırlıklarıdır.
Atom ağırlığı birimi olarak, oksijenin atom ağırlığı kabul
edilmiştir. Öteki elemanların atom ağırlıkları ise, oksijenin atom ağırlığına
16’ya oranlanarak, deney yoluyla bulunmuştur.
1951 yılında uluslar arası bir kurum bir atom ağırlıkları tablosu
tespit etmiştir. Bu listede 102 eleman vardır. Bunlardan birkaç tanesi tabiatta
bulunmaz. Tabiatta bulunmayan bu elemanlar, atomların başkalaştırılmaları
yoluyla elde edilmişlerdir.
ATOM ENERJİSİ
Atom enerjisi dünyanın da, hayatın da kaynağıdır, diyebiliriz.
Çünkü, çevremizde neye baksak, bu enerjinin bir başka biçimde belirmiş örneğini
görürüz. Bu enerji nereden geliyor?
Dünyamızdan 150.000.000 kilometre uzakta, orta büyüklükte
bir yıldız vardır : Güneş… En az iki milyar yıldan beri, dünyayı hemen hemen
hiç değişmeyen bir ışıkta, ısıyla besleyen Güneş, muazzam bir enerji
kaynağıdır. Güneşin, daha milyonlarca yıl dünyayı aynı şekilde enerjiyle
besleyeceği hesaplanmıştır.
Güneşteki bu bitmez tükenmez gücün kaynağı, atom enerjisidir.
Güneşte bir saniyede meydana gelen enerji, 500.000.000.000.000.000.000.000 (beş
yüz sikstilyon, yani “beş yüz milyar defa bin milyar”) beygir gücüdür.
Atom enerjisi, atom çekirdeğinden serbest bırakılan enerji
demektir. Atom çekirdeğinin ikiye bölünmesi (fisyon) olayında, iki ayrı atom
meydana gelir bölünen atomun çekirdeğinin kütlesinden bir kısmı enerji haline
dönüşür. Bu bakımdan, “atom enerjisi” deyimi yerine, “nükleer enerji” (atom
çekirdeği enerjisi) deyimi de kullanılır.
Nükleer enerji kimyasal bir işlem sırasında meydana gelen
enerjiden çok büyüktür. Örneğin, kömürün yanmasını ele alalım. Bir ocakta
kömürü yaktığımız zaman, sıcaklığı veren şey, kimyasal bir olaydır. Bu olay
sonunda, kömürdeki 1 karbon atomu, 2 oksijen atomu ile birleşerek, 1 karbon
dioksit atomu meydana getirir. Oysa, 1 karbon atomunun çekirdeği parçalanacak
olursa (fisyon), yanma sırasında çıkan sıcaklığın 3 milyon katı sıcaklık verir.
Kömür, yada karbondaki nükleer enerjiden yararlanmanın yolu daha
bulunamamıştır. Bu alanda, başta İngiltere olmak üzere, bir çok ülkelerde
araştırmalar, deneyler yapılmaktadır. Karbonun nükleer enerjisinden yararlanma
yolu bulunduğu zaman dünyanın gittikçe artmakta olan enerji darlığı geniş
ölçüde giderilecektir.
ATOM
ARAŞTIRMALARININ KISA BİR TARİHÇESİ
Leukippos ile Demokritos
gidi Eski Yunan filozofları, daha bundan binlerce yıl önce, maddelerin
“atom” adını verdikleri bölünmez, parçalanmaz zerreciklerden meydana geldiğini
ileri sürmüşlerdi. Yalnız, bu kuramlar fizikten çok, felsefe doktrinleri
niteliğindeydi. Atom üzerindeki bu düşünceler iki bin yılı aşkın bir süreyle
unutulup gitti.
Atom kuramı’nı ilk kez bugünküne yakın bir anlayışla ortaya koyan
ise İngiliz kimya bilgini Jonh Dalton oldu (Bk. Dalton).
Dalton’un 1803 yılında ortaya attığı atom kuramının ana hatları
şunlardı :
1 – Bütün elemanlar
atomdan yapılmıştır.
2 – Aynı elemanın atomları büyüklük, ağırlık başka özellikleri
bakımından birbirine benzerler
3 – Atomlar yok edilemez, parçalanamaz, yoktan var edilemezler
4 – Başka başka elemanların atomları birleşerek, molekülleri
meydana getirirler.
Dalton, aynı zamanda hem kendi kurduğu teoriye, hem de yaptığı
deneylere dayanarak, elemanların atom ağırlıklarını da tespit etti. Ancak bu alandaki
çalışmalar ilerledikçe, Dalton’un kuramında bir takım yanlışlıklar olduğu da
meydana çıktı. Örneğin, belirli bir elemanın atomlarının kimyasal özellikleri
aynı olsa bile, ağırlıkları değişik olabilir. Bu gün atomları parçalayarak yeni
atomlar meydana getirmek olanağı da bulunmuştur.
Dalton’dan sonra atom alanındaki çalışmalara daha büyük bir hızla
ilerlemeye başladı. 1896 yılında, Fransız bilgini Henri Becquerel (1852 – 1908)
doğal radyoaktivite keşfetti. 1903 yılında Nobel Fizik Armağanı’nı kazanan bu
bilgin, uranyumun yaydığı ışınımları dikkate çekerek, bunun radyoaktivite
olduğunu belirtmişti. 1898 yılında da Marie ve Pierre Curie radyomu buldular
(Bk. Curie). 1900’de, Alman bilgini Max Planck (1858 – 1947) Quantum Teorisi’ni
ortaya attı (Bk. Quantum Teorisi). 1905 yılında ise büyük kuramsal fizik
bilgini Albert Einstein, İzafiyet (Relativite) Teorisi’ni ortaya atarak E = mc2
formülünü buldu; atom enerjisinin büyüklüğünü belirtti.
Atomun yapısı üzerinde en önemli buluşlarını yapanlardan biri de İngiliz
bilgini Ernest Rutheford (1871 – 1937)’dur. Rutheford 1904 yılında Alfa
zerreciklerini keşfetti; 1911’de de atom çekirdeği kuramını ortaya attı.
Atomların bir çekirdekle, bu çekirdeğin çevresinde dönen elektronlardan ibaret
olduğunu ileri sürdü; atomların ilk özelliklerini keşfetti.
Atomla ilgili çalışmaların gelişmesini belirten öbür önemli
tarihler de şunlardır :
1912 – İsotop Teorisi, Frederick Solddy (İngiltere).
1913 – Atom Yapısı Teorisi, Niels Bohr (Danimarka).
1919 – İlk Yapay Atom Praçalanışı (Rutheford azot atomunun
çekirdeğini parçaladı).
1926 – Dalga Mekaniği Teorisi, Ervin Scheodinger (Almanya).
1928 – Quantun Mekaniği Teorisi, P. A. Dirac (İngiltere).
1931 – İlk Kiklotron, E. A. O. Lavrence (A. B. D.).
1932 – Deoteriumun keşfi, Harold Urey (A. B. D.).
1933 – Yapay Radyoaktivitenin Keşfi, Frederik ve Irene Joloit –
Curie (Fransız).
1935 – U. 235’in Keşfi, A. J. Demspster (A. B. D.)
1938 – Uranyum Parçalanışı, Otto
Hahn ve Fritz Strassmnn (Almanya)
1940 – İlk Detatronun Yapılması, D. W. Kerst (A. B. D.).
1934 – U. 239, Leptunyum ve
Plutonyum Yapıldı, Enrico Fermi (Roma, Colombia ve Chicago Üniversiteleri).
1942 – İlk Atom Pili Yapıldı,
Enrico Fermi (Chicago Üniversitesi).
1945 – İlk Atom Bombası
Patlatıldı (A. B. D.).
1949 – Sovyetler Birliği’nde Atom
Bombası Patlatıldı.
1952 – Hidrojen Bombası
Patlatıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder